Pages

Subscribe:

Hakkımda

Kemal Özgür Talay

12 Ağustos 2012 Pazar

12.08.2012 Süper Kupa Finali




Türkiye'nin, şüphesiz en heyecanlı derbisi bir kez daha sona erdi. Galatasaray da sonuna kadar hak ettiği bir galibiyet alarak hem sezon öncesi moral depoladı hem de taraftarlarını sevindirdi, tebrik ediyorum. Aykut Kocaman takımın başına geldiğinden beri, Fenerbahçe kazanması gereken maçlarda gereksiz bir panik ve bireysel hatalar silsilesiyle oynuyor. Eğer bir teknik adam takıma güven verir ve korkmadığını gösterirse, takım yüreğiyle oynar. Geçmiş yıllardaki 'Fenerbahçe derbi üstünlüğü' de bunun sonucuydu. Futbolcular kendilerine güvenerek oynuyor ve istediklerini mücadele ederek bir şekilde alıyorlardı. Galatasaray da Fatih Terim ile beraber şaha kalkışını sürdürdüğünü ve ligin en kişilikli futbolunu oynadığını bir kez daha kanıtladı. Son dört derbide farkı kaçıran Galatasaray bugün de farkı kaçırdı ve Fenerbahçe balı olarak nitelendirebileceğimiz iki golle birlikte maç içinde kendisini sıkıntıya soktu. 


Maçın taktik analizine geçmeden önce belirtmeden yapamayacağım. Hakem hataları her maç olabilecek, her zaman yaşanan ve yaşanacak şeyler. Çıkar takır takır top oynarsın, ortalığı duman edersin ama hakem hatası yüzünden gol yer yenilirsin, amenna. Fakat 90 dakika hiçbir şey yapmamış, iki tane şans golü bulmuş, rakibinin ezdiği bir takımken hakeme sallarsan ayıp edersin. Önce adam gibi sahada oynarsın sonra konuşursun. Hakeme laf atmak ikinci sınıf taraftarların işidir.



Galatasaray, maça klasik 4-4-2 sistemini değiştirmeden başladı. Orta saha göbeğinde Engin yerine Hamit ile başlayıp, sağ kanatta Amrabat ile başlasa daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum. Galatasaray Eboue ve Hamit'in kanadından neredeyse hiç atak yapamadı. Bunun bir sebebi de Gökhan yokluğunda Fenerbahçe'nin Orhan Şam ile başlaması olabilir. Fatih Terim, Orhan ve Bekir'in müdafaa etmeye çalıştığı sağ bölgeyi yıpratmayı amaçladı ve amacına da ulaştı. Ujfalusi'nin cezası nedeniyle ilk onbirde forma giyen Dany sırıtmadı. Semih ile beraber önde kurulan savunma anlayışına çabuk adapte olduğunu söyleyebiliriz. Galatasaray, saat gibi takır takır işleyen takım görüntüsünü devam ettiriyor ve modern futbolun tüm gereksinimlerini sahaya yansıtıyor. Gel gelelim Fenerbahçe ise modern futbolun çok uzağında, doksanlardan kalma vasat takımların futbol anlayışıyla yoluna devam ediyor. Romanya'da yapılan Vaslui maçının ilk onbirine yakın bir kadroyla maça başladı Fenerbahçe. Selçuk yerine Mehmet Topal ve Gökhan'ın yokluğunda Orhan Şam ile. Orhan ve Bekir maçın en aksayan oyuncularındandı. Özellikle onların bölgesinden etkili oldu Galatasaray. Mehmet Topal ise kısıtlı yetenekleri nedeniyle eleştiriliyor. Bana kalırsa bu yanlış bir durum. Mehmet'in işi önündeki orta saha oyuncularının, beklerin ve stoperlerin açıklarını kapatmaktır. Yani klasik bir ön liberodur. Bir defansif orta saha değil bir ön libero. Tabi önce kavramları doğru bilmek gerek. Mehmet Topal ara pası atamaz, uzun pas atamaz, dikine koşular ve driplingler yapamaz ve bunları yapamaz diye eleştirilemez. Bunları bilerek aldı Fenerbahçe onu. Klasik 4-3-3 taktiğinde iyi bir ön libero olarak oynar ancak bir defansif orta saha görevi beklendiğinde elinizde patlar. Fenerbahçe maça santrforsuz başladı, mutlaka gol bulması gereken Vaslui maçında olduğu gibi. Kuyt bir ikinci forvettir, unutulmamalı ki her santrfor bir forvettir ancak her forvet bir santrfor değildir. Yedek kulübesinde geçen sezonun yıldızı Stoch ve Sow'u oturtmak ne kadar mantıklı ? Caner ile başlamak ne kadar mantıklı ? yorum sizde. Neticesinde Fenerbahçe de aynı Fenerbahçe olarak sahada yer aldı.



Maça doğal olarak Galatasaray iyi başladı. Rakibi hataya zorlayan pres futbolu Umut ve Elmander gibi iki iyi presçi ile oynanınca Fenerbahçe savunması zorlandı ve sayısız hata yaptı. Orhan'ın kanadından Emre çok sayıda orta kesse de sanırım Elmander gözünü alan ışık nedeniyle kötü kafa vuruşları yaptı. Ayrıca Egemen bu ortaların hepsini izlerken Elmander ile Hasan Ali'nin kafaya çıkması da ayrı bir saçmalık olarak gözüme takıldı maç içinde. Volkan'ın erken sakatlığı doğal olarak Fenerbahçe'yi zora sokarken, Mert'in ne kadar genç olursa olsun (ayrıca genç de değil)  yapmaması gereken bir ani çıkışla gol geldi. Umut'un ise mükemmel takipçiliği takdire şayandı. Umut bugün maçın en iyilerinden birisiydi. Daha sonra bir duran topla gelen Alex'in golü. Selçuk'un harika pasında iyi bitiren bir Umut. Karambolden, klasik poacher golü Kuyt  ve Selçuk penaltı golü ile skor belirlendi. Sezon yeni olmasına rağmen geçen sezonun Galatasaray-Fenerbahçe maçlarından hiçbir farkı olmayan bir maç daha izledik. Şimdiye kadar kırmızı karttan hiç bahsetmedim bunun sebebi ise maçın gidişatını hiç değiştirmemesi oldu. Sanki Galatasaray 10 kişi değil de Fenerbahçe 9 kişi oynuyor gibi devam etti maç. Fazla üstünde durmak istemiyorum. Galatasaray'ı tebrik ediyor, Fenerbahçe'ye ise geçmiş olsun diyorum. Çünkü Fenerbahçe bu kafayla daha çok final kaybeder.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder