Pages

Subscribe:

Hakkımda

Kemal Özgür Talay

24 Ağustos 2012 Cuma

25.08.2012 Cumartesi İddaa Kuponu

Takımların ilk hafta performanslarını gördükten sonra tahminler yapmak kolaylaştı. Kadrolar yeni yeni otururken ve taktikler şekillenirken sezonun ilk kuponunu yapmaya ve paylaşmaya karar verdim. Her ne kadar kuponun tutma ihtimali yüksek olsa da ilk haftalar olduğu için sürprizlere açık olmak lazım.

İdeal Kupon

176 Zenit St.Petersburg - Rubin Kazan / MS 1 / 1,65

Sezona bomba gibi başlayan Zenit özellikle içerde oynadığı güzel futbolla dikkat çekiyor. Kendi sahasında henüz gol yemeyen ve Spartak Moskova gibi güçlü bir rakibini bile beş farklı skorla devirmiş takım olan Zenit, deplasman karnesi zayıf olan Rubin Kazan'ı devirir.

185 Manchester United - Fulham / TGS 2-3 / 1,90

Sezona kötü başlayan bir Man.U. ve sezonu çok iyi açan bir Fulham. Manchester ilk hafta deplasmanda kaybetse de güçlü kadrosu ve seyirci desteğiyle kendi sahasında golü bulur. Fulham da etkili hücum hattıyla en az bir gol bulur diye düşünüyorum ve güzel oranıyla toplam gol sayısı 2-3 oynamayı uygun buluyorum.

187 Southampton - Wigan / MS 1 / 1,85

Sezona mağlubiyetle başlayan iki takımın mücadelesi olacak. İki takımda güçlü takımlara karşı sezonu açtılar. Ancak Southampton, Manchester City karşısında dirençli bir futbol oynasa da bir puanı son on dakikada kaybetti. Wigan ise Chelsea karşısında çok direndi diyemeyiz. Bu sonuçların ışığında Southampton'ın kendi sahasında Wigan'ı mağlup edeceğini düşünüyorum.

330 Malaga - Mallorca / MS 1 / 1,80

Sezona galibiyetle başlayan iki takımın mücadelesi olacak bu maçta kadro ağırlığı ve fizik üstünlük olarak Malaga bir adım önde, iç sahada oynaması da onu maçın favorisi yapıyor.

1'e 10 veren bu kupon Cumartesi maçları için ideal sayılabilir.

Fantezi Kupon

Sürpriz sonuçlar arasından gelme olasılığı ve oranlarını da göz önüne alarak yaptığım fantezi kupon. Sürpriz bir kupon olduğu için maç maç açıklamak yerine direk kuponu yazıyorum.

184 Aston Villa - Everton / MS 2 / 2,20
181 Greuter Fürth - Bayern Münich / TGS +7 / 19,00
317 Fenerbahçe - Gaziantepspor / MS 2 / 7,50
266 Sivasspor - Mersin İdman Yurdu / MS 2 / 4,20

Bu kupon 1'e 1316 veriyor.





12 Ağustos 2012 Pazar

12.08.2012 Süper Kupa Finali




Türkiye'nin, şüphesiz en heyecanlı derbisi bir kez daha sona erdi. Galatasaray da sonuna kadar hak ettiği bir galibiyet alarak hem sezon öncesi moral depoladı hem de taraftarlarını sevindirdi, tebrik ediyorum. Aykut Kocaman takımın başına geldiğinden beri, Fenerbahçe kazanması gereken maçlarda gereksiz bir panik ve bireysel hatalar silsilesiyle oynuyor. Eğer bir teknik adam takıma güven verir ve korkmadığını gösterirse, takım yüreğiyle oynar. Geçmiş yıllardaki 'Fenerbahçe derbi üstünlüğü' de bunun sonucuydu. Futbolcular kendilerine güvenerek oynuyor ve istediklerini mücadele ederek bir şekilde alıyorlardı. Galatasaray da Fatih Terim ile beraber şaha kalkışını sürdürdüğünü ve ligin en kişilikli futbolunu oynadığını bir kez daha kanıtladı. Son dört derbide farkı kaçıran Galatasaray bugün de farkı kaçırdı ve Fenerbahçe balı olarak nitelendirebileceğimiz iki golle birlikte maç içinde kendisini sıkıntıya soktu. 


Maçın taktik analizine geçmeden önce belirtmeden yapamayacağım. Hakem hataları her maç olabilecek, her zaman yaşanan ve yaşanacak şeyler. Çıkar takır takır top oynarsın, ortalığı duman edersin ama hakem hatası yüzünden gol yer yenilirsin, amenna. Fakat 90 dakika hiçbir şey yapmamış, iki tane şans golü bulmuş, rakibinin ezdiği bir takımken hakeme sallarsan ayıp edersin. Önce adam gibi sahada oynarsın sonra konuşursun. Hakeme laf atmak ikinci sınıf taraftarların işidir.



Galatasaray, maça klasik 4-4-2 sistemini değiştirmeden başladı. Orta saha göbeğinde Engin yerine Hamit ile başlayıp, sağ kanatta Amrabat ile başlasa daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum. Galatasaray Eboue ve Hamit'in kanadından neredeyse hiç atak yapamadı. Bunun bir sebebi de Gökhan yokluğunda Fenerbahçe'nin Orhan Şam ile başlaması olabilir. Fatih Terim, Orhan ve Bekir'in müdafaa etmeye çalıştığı sağ bölgeyi yıpratmayı amaçladı ve amacına da ulaştı. Ujfalusi'nin cezası nedeniyle ilk onbirde forma giyen Dany sırıtmadı. Semih ile beraber önde kurulan savunma anlayışına çabuk adapte olduğunu söyleyebiliriz. Galatasaray, saat gibi takır takır işleyen takım görüntüsünü devam ettiriyor ve modern futbolun tüm gereksinimlerini sahaya yansıtıyor. Gel gelelim Fenerbahçe ise modern futbolun çok uzağında, doksanlardan kalma vasat takımların futbol anlayışıyla yoluna devam ediyor. Romanya'da yapılan Vaslui maçının ilk onbirine yakın bir kadroyla maça başladı Fenerbahçe. Selçuk yerine Mehmet Topal ve Gökhan'ın yokluğunda Orhan Şam ile. Orhan ve Bekir maçın en aksayan oyuncularındandı. Özellikle onların bölgesinden etkili oldu Galatasaray. Mehmet Topal ise kısıtlı yetenekleri nedeniyle eleştiriliyor. Bana kalırsa bu yanlış bir durum. Mehmet'in işi önündeki orta saha oyuncularının, beklerin ve stoperlerin açıklarını kapatmaktır. Yani klasik bir ön liberodur. Bir defansif orta saha değil bir ön libero. Tabi önce kavramları doğru bilmek gerek. Mehmet Topal ara pası atamaz, uzun pas atamaz, dikine koşular ve driplingler yapamaz ve bunları yapamaz diye eleştirilemez. Bunları bilerek aldı Fenerbahçe onu. Klasik 4-3-3 taktiğinde iyi bir ön libero olarak oynar ancak bir defansif orta saha görevi beklendiğinde elinizde patlar. Fenerbahçe maça santrforsuz başladı, mutlaka gol bulması gereken Vaslui maçında olduğu gibi. Kuyt bir ikinci forvettir, unutulmamalı ki her santrfor bir forvettir ancak her forvet bir santrfor değildir. Yedek kulübesinde geçen sezonun yıldızı Stoch ve Sow'u oturtmak ne kadar mantıklı ? Caner ile başlamak ne kadar mantıklı ? yorum sizde. Neticesinde Fenerbahçe de aynı Fenerbahçe olarak sahada yer aldı.



Maça doğal olarak Galatasaray iyi başladı. Rakibi hataya zorlayan pres futbolu Umut ve Elmander gibi iki iyi presçi ile oynanınca Fenerbahçe savunması zorlandı ve sayısız hata yaptı. Orhan'ın kanadından Emre çok sayıda orta kesse de sanırım Elmander gözünü alan ışık nedeniyle kötü kafa vuruşları yaptı. Ayrıca Egemen bu ortaların hepsini izlerken Elmander ile Hasan Ali'nin kafaya çıkması da ayrı bir saçmalık olarak gözüme takıldı maç içinde. Volkan'ın erken sakatlığı doğal olarak Fenerbahçe'yi zora sokarken, Mert'in ne kadar genç olursa olsun (ayrıca genç de değil)  yapmaması gereken bir ani çıkışla gol geldi. Umut'un ise mükemmel takipçiliği takdire şayandı. Umut bugün maçın en iyilerinden birisiydi. Daha sonra bir duran topla gelen Alex'in golü. Selçuk'un harika pasında iyi bitiren bir Umut. Karambolden, klasik poacher golü Kuyt  ve Selçuk penaltı golü ile skor belirlendi. Sezon yeni olmasına rağmen geçen sezonun Galatasaray-Fenerbahçe maçlarından hiçbir farkı olmayan bir maç daha izledik. Şimdiye kadar kırmızı karttan hiç bahsetmedim bunun sebebi ise maçın gidişatını hiç değiştirmemesi oldu. Sanki Galatasaray 10 kişi değil de Fenerbahçe 9 kişi oynuyor gibi devam etti maç. Fazla üstünde durmak istemiyorum. Galatasaray'ı tebrik ediyor, Fenerbahçe'ye ise geçmiş olsun diyorum. Çünkü Fenerbahçe bu kafayla daha çok final kaybeder.


2 Ağustos 2012 Perşembe

01.08.2012 Fenerbahçe SK - Vaslui FC



Takım değeri 24.000.000 € olan Vaslui ve değeri 125.000.000 € olan Fenerbahçe, yani biri diğerinin beşte biri. Fenerbahçe maça ideale yakın bir onbir ile başlasa da ilerde Semih Şentürk tercihi şaşırtıcıydı. Nitekim, faul yapıp oyunu soğutmaktan başka hiçbir şeye yaramadı Semih. Semih Şentürk, iyice ağırlaşmış ve yetenekleri körelmiş görüntüsü vermeye devam ediyor. Sezonun ilk resmi maçı olması, alınan  rezalet 1-1 skorunu ört pas etmez. Aykut Kocaman yönetimindeki klasik ruhsuz oyunlarından birini oynadı Fenerbahçe. Kalede Volkan her zamanki gibi şahaneydi, Fenerbahçe'yi dün ipten alan isimdi. Volkan'dan başka hiçbir oyuncuyu övmeye niyetim yok. Her biri berbat oynadığı için bu maç berabere bitti zaten. Bu iş ekip işidir.



Fenerbahçe maça 4-2-3-1 dizilişiyle başladı. Bu dizilişin ana mantığı forvetin arkasındaki üçlünün rakip sahada yaptığı yoğun prestir. Her nedense Fenerbahçe hiç pres yapmayan bir takım. Aykut Hoca hala büyük takım çalıştırdığının farkında olmadığı için pres yaparken savunmada açık alan vermekten korkuyor. Bu nedenle Fenerbahçe rakip oyunculara hiç basmadan, ceza alanı önüne kadar eşlik ediyor. Ceza alanı önünde ise topu kullandırmamaya çalışarak rakibi hataya zorluyor. Yani yine bir top kapma hamlesi yok. Çağ dışı bir takım savunması zihniyeti. Ayrıca yine bu sistemde geri dörtlünün önündeki iki orta saha mücadeleci ve fiziği kuvvetli olmalıdır. Eğer bu özellikler bulunmazsa orta saha kontrolü rakibin olur. Mehmet Topal çok sırıtmasa da Baroni ile bu işin yürümeyeceğinin artık anlaşılması gerek. Sevimli hayalet Casper gibi orta alanda sadece dolaşan, top almaya gelmeyen, sorumluluktan kaçan bir isim. Geçen sezon son iki-üç maçta biraz oynadı diye başımıza taç edilen Baroni'yi ben düğünümde halayda bile oynatmam. Bir teknik adam düşünün ki takımda üçüncü yılı olmasına rağmen bu orta saha problemine çözüm üretememiş. Alex, sık sık kendi yarı sahasına gelip oyun kurmaya çalıştı. Bu eksiği görmemek aptallıktır, acilen orta saha transfer edilmelidir.



Vaslui dün maça 4-5-1 dizilişiyle başladı. Vaslui teknik direktörünü tebrik ediyorum, Fenerbahçe'ye iyi çalışmış. Fenerbahçe'yi yenmek istiyorsanız orta alanı kalabalık tutun yeter, Fenerbahçe topu savunmadan çıkaramaz. 4-5-1, 4-4-2 gibi kalabalık orta saha dizilişi ve önde pres yapan bir takım olduğu zaman mahalle takımı bile Fenerbahçe'yi zorlar. Vaslui dün haddini bilerek oynadı ve istediğini aldı. Müthiş mücadele ettiler ve deplasman golünü açık vermeden aradılar, buldular da. Gol pozisyonunda hatalı oyuncu Egemen gibi görünse de Egemen'in hiçbir suçu yok. O pası oraya o şekilde atan Mehmet Topal golün sorumlusudur. Vaslui pres yaparak kaptığı topları hızlı paslarla savunma arkasına atarak gol bulmaya çalıştı. Bu şekilde oldukça ciddi pozisyonlar da yakaladı. Takım savunmasını da çok iyi yaptılar. Alan daraltarak ve sert oynayarak olumlu top kullandırmadılar. Zaten Fenerbahçe kendi sahasından çıkana kadar rakip yerleşiyor. Fenerbahçe hücum anlayışı üç aşamadan oluşuyor. Hazırlık pasları, olgunlaşma pasları ve final pasları. Böylece takımın rakip ceza sahasına gelme süresi en az 3 dakika alıyor ve rakip kapanıyor. Zaten Fenerbahçe de geçtiğimiz yıllardan beri sadece hazırlık pasları yapıyor. Orta saha kötü olduğundan dolayı olgunlaşma paslarını izleyemiyoruz. Futboldan anlamayan spor yazarları da bu hazırlık paslarını Fenerbahçe'nin çok pas yapan bir takım olduğuna bağlıyorlar. Bu da ilginç bir bakış açısı. Fenerbahçe'nin golü yine Alex becerisiyle geldi. Aykut Kocaman'ın oynatmak istemediği Alex belki de turu getirecek ve Aykut Hoca'yı ipten alacak.



Fenerbahçe bu oyun anlayışıyla deplasmanda turu geçemez. Kendi sahasında ancak seyirci gazıyla rakibine baskı kuran bir takım deplasmanda ne yapabilir bir hafta sonra izleyip göreceğiz.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Süper Lig Transferleri Üzerine 2

Galatasaray

Son şampiyon ve ligin en iyi futbolunu oynayan Galatasaray önemli transferlerle gücüne güç katmış durumda. Gaziantepspor'dan Dany transferiyle alternatifi olmayan stoper mevkisine olumlu bir katkıda bulunuldu. Dany, güçlü fiziği ve süratiyle kısa sürede forma savaşına girebilecek ve belki de formayı kapabilecek bir oyuncu. Galatasaray, şu anda dört stopere sahip olsa da Gökhan Zan isimli el bombası nedeniyle bu mevkide yaşanabilecek bir eksiklikte sıkıntı yaşayabilir. Transferi klasik tabirle yılan hikayesine dönen Nordin Amrabat, Galatasaray'ın sol kanatta yaşadığı sıkıntıyı giderebilecek kalitede bir isim. İçeri katedebilen, gol pozisyonuna giren ve iyi bir bitiriciliği olan kanat oyuncusu Nordin Amrabat, sezonun etkili isimlerinden olacaktır. Bir diğer önemli transfer Umut Bulut ise yüksek ihtimalle Elmander'in yedeği olacaktır. Transfer sebebi muhtemelen Elmander'in sakat veya cezalı olduğu maçlarda takımın yaşadığı sıkıntıyı gidermesi içindir. Umut, klasik bir santrfor yerine önde pres yapan ve rakip stoperleri yoran tipik bir ikinci forvet. Özellik açısından Elmander ile denk özelliklere sahip. Bunun yanında Fransa'da geçirdiği sürede mental olarak kendini geliştirdiğini kanıtladı. Dönen topları iyi alması ve isabetli şutlar çıkarması Galatasaray açısından büyük bir kazanç olacaktır. Gol kralı Burak Yılmaz ise her ne kadar beğenmesem de Necati ve formsuz Baros'tan kat kat daha faydalı bir seçim. Galatasaray için çok etkili olmasını bekliyorum. Çift forvetli sistemlerde, forvetler farklı özellikler göstermek zorundadır. En mantıklı iki forvet seçimi ise; forvetlerden birinin pres yapan, stoperleri yoran ve fiziği iyi olan birisi olması. Diğeri ise; süratli ve ara toplarına kaçabilen ve bitirici birisi olmasıdır. Galatasaray da 4-4-2 sistemiyle oynayan bir takım olarak bu özelliklere sahip ikişer futbolcuyla kadrosunu genişletmiştir. Takımdaki forvet fazlalığı her ne kadar eleştirilse de çift forvetli sistemle oynayacak olan bir teknik adam için ideal bir seçim olmuş durumda. Bir takımda her mevkinin en az bir alternatifi olmak zorunda, bu karşı konulmaz bir gerçek. Gel gelelim sezonun şimdiden en flaş transferi olan Hamit Altıntop'a. Türk futbolcular arasında şüphesiz zirve isimlerden. Joker futbolculardan hiç hoşlanmasam da Hamit, bu ligi domine edebilecek kalitede bir oyuncu. Geçen sezon yaşadığı forma sıkıntısına ve maç kondisyonu eksikliğine rağmen, milli maçlarda kendi takımlarında sürekli ilk onbir oynayan futbolculardan on gömlek daha hazır bir görüntü çizerek, zaten ligin kalitesinin ne kadar üstünde olduğunu gösterdi. 4-4-2 sistemine cuk diye oturan bir sağ kanat olarak da kullanılabilir, aynı zamanda yine bu sistemde orta sahanın göbeğine de konulabilir. Fiziği güçlü, mücadeleci, teknik ve futbol zekası yüksek bir oyuncu. Uzaktan şutlarının etkinliği ise heyecan verici gollerinin devam edebileceğini gösteriyor. Galatasaray, şu ana kadar sistemine uygun ve sisteminde derinlik yaratabilecek futbolcular transfer ederek, sisteme dayalı oyuncu transferi dersi vermektedir. Transferde takımların ve teknik adamların yapması gereken de zaten budur. Maalesef Türkiye liglerinde böyle bir alışkanlık henüz oturmuş değil. Galatasaray, geçen sezon kendisini şampiyon yapan klasik 4-4-2, Fatih Terim'in vazgeçilmesi önde ve takım halinde yapılan pres futbolu, ayrıca hücumda hazırlık paslarıyla zaman kaybetmeden direk final paslarına odaklı futboluna devam edecektir. UEFA şampiyonu kadronun da yaptığı zaten buydu. Eksiklerden bahsedecek olursak, yıllardır eksik olan sol bek mevkisi Hakan Balta ve Çağlar'ın elinde kalırsa, Avrupa maçlarında rakiplerin uğrak kanadı olacaktır. Gökhan Zan yerine bir stoper ise savunmayı sağlamlaştırır ancak böyle bir transfer şu anda olası değil. Orta sahanın ortasına da sanırım Melo'dan başkası düşünülemiyor. Lige bu kadar adapte olmuş ve Selçuk'la bu kadar anlaşmışken verilecek paranın hesabının taraftarlar tarafından tutulmaması gerekir. Gerçek çilek Melo olacaktır. Gönderilmesi gereken oyuncular ise; kendisini artık ispatlaması olası görünmeyen Yekta Kurtuluş, fiyat performans açısından Albert Riera, Sercan'ın kamp performansı göz önüne alınırsa Milan Baros ve yeteneksiz Çağlar Birinci. Eğer Melo transferi de olumlu sonuçlanırsa ve bir de sol bek alınırsa bu sezonun şampiyonu % 98 Galatasaray olur.

Gaziantepspor

Ligin köklü takımlarından Gaziantepspor, transferde durgun günler yaşıyor. Hikmet Karaman ile geçen sezon sonunda başarılı bir ivme yakalayan Güneydoğu ekibi bu sezon da ligi orta sıralarda bitirecektir. Ali Turan transferiyle Elyasa kaybını gidermeye çalışsa da Ali Turan bu mevkide Elyasa Süme'yi muhtemelen aratır. Eskişehirspor'da uzun zamandır top koşturan Serdar Özbayraktar ise ileride derinlik yaratabilecek bir futbolcu. Son transferi Ekrem Dağ ise Antep için oldukça iyi bir transfer olmuştur. Orta sıra takımlarında rahatlıkla oynayabilecek bir futbolcu olan Ekrem bir çok mevkide takımına katkı sağlayacaktır. Kaliteli futbolculara sahip olan Gaziantepspor'da benim en beğendiğim oyuncu İvelin Popov, yine takımın beyni olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Gençlerbirliği

Türkiye'nin, sportif başarı anlamında olmasa da oyuncu pazarlama yönünden Porto'su olan takım, Gençlerbirliği. Her sezon sonu önemli oyuncularını satsa da her zaman ligde sürprizlere açık bir takımdır Gençlerbirliği. Bu sezon da Yasin ve Soner gibi iki önemli oyuncusunu Trabzonspor'a, Herve Tum gibi beğendiğim bir santrforu ise Elazığspor'a gönderdiler. Mehmet Akgün ise Beşiktaş'la anlaştı. Yeni transferlerinden stoper Dusko Tosic, kariyeri ve tecrübesiyle dikkat çekerken Jimmy Durmaz ile oluşan orta saha eksiği giderilmeye çalışılmış. Osasuna'dan gelen Dejan Lekic ise forvet mevkisine yapılan bir takviye ve benim için tam bir kapalı kutu. Stuttgart alt yapısından alınan İlkay Durmuş ismine ise dikkat. Sol bek mevkisinde oynayan ve henüz 18 yaşında olan İlkay, gelecekte üç büyüklerin peşinde koştuğu isimlerden birisi olabilir. Fuat Çapa yönetiminde lige başlayacak olan Alkaralar'ın en etkili oyuncusu bu sezon da Oktay Delibalta olacak gibi görünüyor. Gençlerbirliği bu sezon da lige renk katacaktır.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor

Arif Erdem yönetiminde Sir Abdullah Avcı dönemi futbolunu oynayamayan İBB için en kaliteli transfer hırslı teknik direktör Carlos Carvalhal olmalı. Bozbaykuşlar sayesinde bende yeri ayrı olan İBB, kadrosunu korudu ve takviyeler yaparak güçlendirdi. Takımın as oyuncularından henüz takımdan ayrılan olmadı. Son iki üç yıldır ligde haddini bilerek oynayan tek takım olan İBB, bu sezon da gerek içerde gerek dışarda sürprizler yapabilecek bir takım. Geçen sezon takımda kiralık oynayan ve kaliteli bir orta saha olan Taner Yalçın'ın bonservisi alınarak iyi bir iş başarıldı. Samsunspor'dan alınan Kemal Tokak ise stoperde bu sezonun göze çarpan isimlerinden olacaktır. Portekiz milli takımından tanıdığımız kaleci Eduardo transferiyle de kaleyi sağlama alan İBB, tanımadığım oyunculardan Andre Geraldes isimli Portekizli bir sağ bek ile de sözleşme imzaladı.  Büyükşehir Belediye de bu sezon da Doka ve Webo rüzgarları esecektir. Oturmuş kadrosuyla ve yeni teknik kadrosuyla bu takımın sezona bomba gibi gireceğini düşünüyorum.

Kardemir Karabükspor

Bülent Korkmaz yönetimiyle başarılıyken saçma sapan bir sebeple takımın başına Michael Skibbe'yi getiren Karabükspor, önemli isimlere imzalar attırdı. Geçen sezon iyi sonuçlar almasına rağmen Eskişehirsporu satan Skibbe ne kadar başarılı olur bilinmez ama Karabükspor üst sıralara oynamak için hamleler yapmaya devam edecek gibi görünüyor. Lomana Lualua transferiyle iyi bir iş yapan Karabükspor, gol yollarında bu oyuncunun tecrübesinden oldukça verim alacaktır. Geçen sezon Ankaragücü'nde tüm yokluklara rağmen müthiş bir savaş veren ve benim de beğendiğim iki isim olan Atilla Aybars ve İshak Doğan emeklerinin karşılığını Süper Lig'de kalarak aldılar. Manisaspor'dan kasap Yiğit İncedemir transferiyle de rakip hücumcuları bezdirme yolunu seçmiş olmalı Karabükspor. Kardemir Karabükspor bu takviyelere rağmen önümüzdeki sezon ligi alt sıralarda bitirecektir.

Kasımpaşa

Gerek gelir kaynakları gerek yönetimindeki kodaman isimler ile ligin mali açıdan en rahat takımlarından biri olan Kasımpaşa, transferde şov yapan takımlardan biri oldu. Kaleyi iki takviyeyle güçlendiren Kasımpaşa, Manisaspor'dan İlker Avcıbay'la sözleşme imzaladı. Bir diğer kaleci transferi ise Avrupa kıtasında oldukça tanınan tecrübeli kaleci Andreas Isaksson oldu. Beşiktaş'ın yıllardır alamadığı bu kaleciyi, ligin yeni ekiplerinden birinin getirmesi de oldukça manidar bir durum tabi. İsveçli dev kaleci Kasımpaşa defansının sigortası olacaktır. Elyasa Süme, Yalçın Ayhan ve İlhan Eker transferleriyle stoper mevkisini güçlendiren Kasımpaşa, bu isimlerden Elyasa Süme'den maksimum performans alacaktır. Yalçın Ayhan, kasap kimliğiyle tanınan bir stoper ve kasaplığı dışında oldukça ağır bir isim. İlhan Eker ise istikrarsız bir isim. Abdurrahman Dereli ve Volkan Yaman isimleriyle sağ ve sol beke iki tecrübeli takviye yapıldı. Kasımpaşa'nın önemli transferlerinden biri ise kuşkusuz Fabian Ernst oldu. Türkiye'de her takımda rahatlıkla oynayabilecek, üst düzey kalitede, mücadeleci bir ismi kadrolarına kattılar. Orta sahada önemli bir mücadele üstünlüğü sağlayacaktır bu transfer. Kalu Uche ise en şaşırdığım transferi olmuştur Kasımpaşa'nın. Fenerbahçeli Uche'nin küçük kardeşi olan, gücü ve süratiyle uzun yıllar İspanya'da dikkat çekmiş bir forvet. Ligimize renk katacağı kesin gibi görünüyor. Kasımpaşa'nın gol yükünü önemli ölçüde çekebilecek yetenektedir. Uruguaylı Pablo Pintos ise daha önce izlemediğim bir sağ bek. Bu isim de Kasımpaşa ile sözleşme imzalayanlar arasında. Kasımpaşa, beğendiğim teknik direktörlerden Metin Diyadin yönetiminde yeni sezona başlayacak. Önemli transferlerle başarı çıtasını yükseğe koyan Kasımpaşa, hedeflerinden çok da uzak görünmüyor.

Kayserispor

Deyim yerindeyse her sezonun overrated takımı Kayserispor. Her sezona ilk dört parolasıyla başlayan, önemli transferler yapan İç Anadolu ekibi, Ertuğrul Sağlam yönetiminden beri amaçlarından uzak görünüyor. Transferde tam bir Kayserili tüccar mantığıyla çalışan Kayserispor yönetimi, bu sezon da ucuza alıp pahalıya gönderme, hatta olurunun iki katına gönderme derdinde. Takımın sol kanadının müdavimleri Amrabat ve Hasan Ali ile yollarını ayıran Kayserispor, önemli yabancıları kadrosuna kattı. Geçen sezon kiralık olarak takımda bulunan Cristian Riveros'un bonservisini alarak transfere başladı Kayseri. Beşiktaş'tan tanıdığımız Bobo transferiyle de sükse yaratıldı. Kayserispor'un bir başka önemli takviyesi de yine forvete Arjantinli Pablo Mouche ile oldu. Ayrıca orta saha, Brezilyalı Cleyton ile güçlendirildi. Sol beke Malik Fathi kiralanarak açık kapatılmaya çalışılsa da Şota bu takımın başında olduğu sürece maalesef Kayserispor iyi kadrosuna rağmen ligde istediği başarıyı yakalayamayacaktır.

Mersin İdman Yurdu

Mersin İdman Yurdu da bu sezonun flaş transferler yapan takımlarından biri durumunda. Akdeniz ekibi kadrosuna üç önemli yedi tane ise normal kalitede oyuncuyla güçlendirdi. Bunlardan en önemlisi şüphesiz tüm Türkiye'nin tanıdığı İbrahima Yattara transferi oldu. O'nu izlemeyi bir futbolsever olarak özlemiştim. Umarız eski formunda olur ve yine göz zevkimizi doyuracak hareketlerle bizleri sevindirir. Stoper mevkisine yapılan Milan Stepanov transferiyle de önemli bir tecrübeyi kadrosuna kattı Mersin İdman Yurdu. Galatasaray'dan alınan Juan Pablo Pino ise hızıyla Mersin kanadında iyi işler yapabilecek kalitede. Mersin, en büyük hatayı zamanında doğmakla yapmış Mustafa Sarp'ı transfer ederek büyük bir risk aldı. Umudum Nurullah Hoca'nın kısa zamanda bu futbol fakirinin biletini kesmesi. Murat Erdoğan (orta saha), Aydın Toscalı (stoper), Ergin Keleş (forvet) de tecrübeli takviyelerinden Mersin İdman Yurdu'nun.

Orduspor

Hector Cuper gibi büyük bir ismin çalıştırdığı ve geçen sezonun flaş ekiplerinden olan Orduspor , önümüzdeki sezon da aynı misyonu devam ettirecek gibi. Jean-Jacques Gosso, Abdurrahman Dereli ve Sedat Bayrak gibi isimleri kaybetse de önemli yabancılarla kadrosunu güçlendirdi Orduspor. De Barros ve Agustin Garcia ile defans hattını sağlama alan Orduspor, Vicente ve Umbidesle orta sahasını güçlendirdi. Asıl bombayı ise forvete alınan David Barral ile patlattı. Barral, önümüzdeki sezon güçlü şutlarıyla çok canlar yakacak bir forvet olacaktır. Hector Cuper'in Ordusu ise bu ligde kalır.

Sivasspor

Rıza Hoca'nın Sivas'ı da transferin durgun takımlarından. Sağ bek Erhan Güven, kaleci Korcan ve orta saha Chahechouhe transferleriyle kadrosunu güçlendirmeye çalışırken önemli forveti Eneramo ile yolları ayrıldı. Son yılların önemli takımlarından olan Sivasspor bu sezon da ilk on içerisinde iyi bir yerde kendilerine yer bulurlar. Pedriel, Grosicki gibi önemli yabancıların yanı sıra çok iyi bir oyuncu olan Erman Kılıç Sivasspor'un hücum gücünü taşıyabilecek kapasitede.

Trabzonspor

İskelet oyuncularını iki sezondur Galatasaray'a kaptıran ve başarısız bir yönetim tarafından yönetilen Trabzonspor, Burak Yılmaz'ın gidişiyle ciddi kan kaybına uğradı. Takımdaki etkisiz üç isim Pawel Brozek,  Piotr Brozek ve Glowacki'nin gönderilmesi ise doğru alınmış kararlardı. Trabzonspor kadrosunu şu ana kadar dört oyuncu ile güçlendirdi. Gençlerbirliği'nden alınan iki orta saha Yasin Öztekin ve Soner Aydoğdu olumlu transfler. Soner, genç yaşına rağmen geçen sezon oynadığı olgun futboluyla Fenerbahçe'nin de transfer listesine girmiş ancak mutlu sona Trabzon ulaşmıştı. Soner Aydoğdu, topu orta sahadan alarak hücum bölgesine hızla ulaştırabilen, top tekniği olan ve mücadelesi düşmeyen, son yıllarda izlediğim en iyi yerli orta saha oyuncularından birisi. Bu anlamda Trabzon genç yaşında transferini bitirerek İniesta benzeri bir futbolcuyu kadrosuna katmış oldu. Yasin Öztekin, geçen sezon golleriyle öne çıkmış, oldukça yetenekli, sol kanatta da oynayabilen başarılı bir orta saha oyuncusu. Trabzonspor bonservis bedeli ödemeden kendisini alarak oldukça iyi bir transferi bitirmiş oldu. Bu iki oyuncunun önümüzdeki sezon Trabzonspor'a büyük katkıları olacağını düşünüyorum. Leicester City'den alınan ve stoper mevkisinde Song'dan beri yaşanan fiziksel problemi çözmesi planlanan Sol Bamba, top geçer adam geçmez tarzında stoperlerden birisi. Fildişi Sahili milli takımının önemli oyuncularından olan Bamba, güçlü fiziğiyle de dikkat çeken bir isim. Trabzonspor'un bir diğer transferi de Bucaspor'dan alınan 89 doğumlu Emre Güral. Bir forvet oyuncusu olan Emre Güral geçen sezonu 26 resmi maçta 10 golle tamamladı. Trabzonspor kadrosuna genel olarak bakacak olursak, Türkiye Liginde yukarıya doğal olarak oynayacaktır ama kadro kalitesi açısından maalesef ilk iki içinde bulunamaz. Sağ bek ve sol bekte sıkıntılar yaşayan Karadeniz Fırtınası, Burak'ın da gidişiyle şu anda ciddi bir golcü sıkıntısı yaşamakta. Şayet N'doye alınsaydı, Burak'tan çok daha faydalı olacağına kalıbımı basabilirdim ama O da Trabzon'un elinden kaçtı. Trabzonspor'un bu sezon sıkıntı yaşamayacağı tek bölge orta saha ve kanatlar olacaktır. Colman, Zokora, Soner, Yasin, Olcan, Halil, Volkan ve Sapara orta saha için yeterli olan oyuncular ancak golcü alınmazsa gol ayağı sıkıntısı sık sık hissedilir. Şenol Güneş idaresinde Trabzonspor, Türkiye Süper Lig'inde yukarılara oynar ancak şampiyonluk yarışından bir hayli uzakta kalır. UEFA Avrupa Lig'inde ise ortalama bir Avrupa takımının elinde oyuncak olması muhtemel. Bu da bizim ligimizin kalitesidir.